BUĞDAY-ARPA GÜBRELEMESİ
Ülkemizde en geniş üretim alanı bulunan buğday ve arpa çok farklı toprak tiplerinde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Toprak pH isteği bakımından hafif asitten kuvvetli alkalin ( 6.5-8.7 ) şartlarda yetiştiriciliği yapılmasına rağmen en iyi gelişme ortamı pH değeri 7.0-7.7 arasındadır. Buğday ve arpada verimi en çok sınırlayan faktör yağış miktarı ve yağışın dağılımıdır. Yağış miktarının ve bitkinin gelişme dönemi içinde dağılıma göre bir dekara verilmesi gereken azotlu gübre miktarı büyük önem taşımaktadır.
Buğdayın Gübrelenmesinde Dikkat Edilecek Hususlar :
İklim özellikleri,
Toprağın tohum ekimine iyi hazırlanması,
M2.’ye ekilecek tohum adedi ve tohumluk kalitesi,
Taban gübresi ( Toprak altı ) miktarı, çeşidi, uygulama zamanı ve uygulama şekli ( serpme-bant )
Kardeşlenme ve sapa kalkmada üst gübre miktarı ve çeşidi,
Yetersiz yağışta sulama,
Azotlu gübreleme ile yatma arasında ilişki,
Azotlu gübreleme ile pas hastalığı arasında ilişki,
Un randımanı ve kalite,
Buğdayın Ekmeklik-Makarnalık, Arpanın Yemlik-Biralık olması.
YAPRAKTAN GÜBRELEME
Genellikle yabancı ot ilaçlanması ile birlikte yapılan yapraktan gübrelemede firmamızın ürünü olan NitroPlus+AMİNO+ZN kombinasyonunu yaprak gübresi olarak kullanınız.
Yapraktan gübre uygularken aşağıdaki hususlara dikkat etmek gerekir.
Sabah erken veya akşam üzeri uygulanmalıdır.
Çok ince zerrecikler halinde verilmelidir.
İlaçlama tankının içinde önce gübre eritilmeli sonra, zirai ilaç ilave edilmelidir.
Yaprak gübreleri gerekirse 10-15 gün ara ile iki defa uygulanmalıdır
BUĞDAY VE ARPADA GÖRÜLEN ÖNEMLİ BESİN ELEMENTİ NOKSANLIKLARI
Azot Noksanlığı;
Noksanlık belirtileri ilk ( alt ) çıkan yapraklarda en şiddetli olarak görülür. Yaprağın uç kısmından başlayarak yaprak kınına doğru yeşil renk yerine önceleri açık yeşil ve daha sonra sarımsı yeşil renk oluşur.
Buğday bitkisinin boğum araları kısalır, kısa boylu bitkiler oluşur, daneler tam dolmaz, buruşuk kalır. Un randımanı ve kalitesi ( ekmek veya makarna ) azalır. Azot fazlalığından ise boğum araları uzar, rüzgar ve yağıştan yatma görülür, bitkinin su tüketimi artar, özellikle makarnalık buğdaylarda ve biralık arpada kalite azalır.
Fosfor Noksanlığı;
Gelişmenin ilk dönemlerinde ve özellikle kışı sert geçen yörelerde daha çok görülür. İlk çıkan yaşlı ( alt ) yapraklarda damar aralarında mavimsi yeşil ve daha ileri sahalarda Erguan ( morumsu ) rengi meydana gelir. Tohum bağlama azalır ve verim çok düşer.
Potasyum Noksanlığı;
Çok kumsal ve hafif bünyeli topraklar hariç noksanlık belirtisi fazla görülmez. Noksanlık belirtileri Azot ve fosforda olduğu gibi önce yaşlı (alt) yapraklarda görülür. Yaprağın uç kısmından itibaren damar araları sararır daha ileri safhalarda kahverengine dönüşerek yaprakların uç kısmı kurur.
Çinko Noksanlığı;
Noksanlık belirtileri sapa kalkma döneminde daha belirgin olarak ortaya çıkar. Genç ( tepe ) yapraklarda damar aralarında küçük açık sarı yeşil danecikler halinde noksanlık belirtileri görülür. Bazı hallerde yapraklar daralır ve küçük kalır, verim çok azalır.
Kaynak: Prof.Dr. Habil ÇOLAKOĞLU
Gübre Kullanımı ile ilgili Genel Bilgiler
Gübreleme, bitki yetiştirilmesinde uygulanan fevkalâde önemli bir konudur. Su, gübre, ilaç, makine vb. ziraî girdilerin etkileri dikkate alındığında; tek başına gübrenin, mahsul verimini % 50’ye kadar yükselttiği tespit edilmiştir. Ürünün arttırılmasında gübrenin payının, bazı hallerde % 80’e kadar çıktığı durumlar da söz konusudur. Bu ifadeyle, gübrenin önemi bir kere daha anlaşılmış olacaktır.
Türkiye’miz, tarihin çok eski zamanlarından beri pek çok medeniyetin beşiği olmuş ve halen yaşadığımız topraklar üzerinde fazla sayıda milletler tarafından çeşitli devletler kurulmuştur. Tarımın başladığı tarihin ilk çağlarından itibaren, topraklarımızda tarım yapılarak, bitki yetiştirilmiştir. Bu ise, toprağın sahip olduğu bitki besin maddelerinin sömürülmesi demektir, yıllardan beri gübrelemeden ekilip biçilmesiyle de fakirleşmesi demektir.
Bilindiği gibi toprakta bitki için gerekli besin maddeleri vardır. Bunlardan üç tanesi en çok kullanılanı ve en önemlileridir ki, bunların etkili maddeleri Azot ( N ), Fosfor ( P ) ve Potasyum ( K )’dur. NPK gübreleri de denilen Azot, Fosfor ve Potas üçlüsüne, makro ( büyük ) bitki besin maddesi ( bbm ) ismi de verilir. NPK’dan başka Kalsiyum ( Ca ), Magnezyum ( Mg ), Kükürt ( S ), Çinko ( Zn ), Bor ( B ), Bakır ( Cu ), Mangan ( Mn ), Demir ( Fe ), Molibden ( Mo ), Klor ( Cl ), Sodyum ( Na ), Silisyum ( Si ) gibi elementler de bitkinin normal gelişmesi için gereklidir. Bu maddelerin noksanlığı gelişmeyi durduracağı gibi, toprakta fazla miktarda bulunması da zehir etkisi yaparak verimi düşürecektir. Bir diğer önemli husus da, bu maddelerin birisinin diğerinin üzerine etki yaparak, bitkilerce faydalanmasını kolaylaştırmasıdır. O halde bu maddelerin toprakta bulunmaları yetmeyecek, aynı zamanda belli oranlarda ve hepsinin yeteri ölçüde yan yana, bir arada bulunmaları zorunlu olacaktır.
Bitkinin hangi besin maddelerine ihtiyacı olduğunu anlamak için çeşitli yollar vardır. Bu yolların en başında toprak analizleri gelir. Bugün yurdumuzun pek çok yerinde, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren “ Toprak Analiz Laboratuarları ” vardır.
Bu laboratuarlara götürülecek toprak numuneleri orada parasız olarak analiz edilirler ve toprağın ihtiyacı olan gübre miktarları, bu konunun uzmanları tarafından çiftçimize önerilir ve gübreleme bu öneriye göre uygulanır. Laboratuarlara gidecek toprak numunesinin alınması, toprak miktarı, derinliği ve şekli konusunda, laboratuardan açıklayıcı kısa bilgiler kolaylıkla temin edilir.
Bir diğer tespit metodu da bitkilerin analiz edilmesidir. Bu yolla toprak yerine, laboratuarlarda bitki analizi yapılmakta ve elde edilen sonuçlara göre toprağın gübre ihtiyacı belirlenmektedir.
Pratik ve kolay bir başka besin maddesi noksanlığı tespit metodu ise, çeşitli organlarda, o besin maddesinin eksikliğinden ( veya fazlalığından ) ötürü ortaya çıkan renk, şekil, büyüme, kalite vb. değişikliklerdir ki, daha ileride gübreleme önerileri bahsinde, besin maddesi noksanlığından kaynaklanan bu işaretler, belirtilmeye çalışılacaktır.
Çeşitli bitki besin maddeleri, yani gübreler, başlıca iki kaynaktan temin edilir: Bunlar ya çiftlik gübreleri veya kimyevî gübrelerdir. Çiftlik gübresi, bir diğer ismiyle ahır gübresi, az miktarda besin maddesi de içermekle beraber, fonksiyonu itibariyle toprağın fizikî yapısını düzeltmek bakımından büyük önem taşır. Toprağın fizikî yapısı denilince havalanması, su tutması, toprak zerrelerinin büyüklüğü, kısaca iyi bir tohum yatağı özelliği taşıması anlaşılır. Tarımda bu özellikleri bakımından iyi olan topraklar, fevkalâde önemlidir ve en az gübreler kadar, bitki yetiştirilmesi açısından dikkat edilir. İşte ahır gübresi, toprağın iyi bir tarım toprağı olmasını sağlar ki, bu yolla elde edilecek gelir artışı, çok büyüktür.
Bitkilerin ana besin maddesi kaynağı ise, şüphesiz kimyevî gübrelerdir. Ülkemizde azotlu, fosforlu ve potasyumlu gübreler üretilip satışa sunulduğu gibi, her üçünün bir arada yer aldığı kompoze ( bileşik ) gübreler de vardır.
Gübreleme yapılırken, gübrenin miktarı kadar, gübrenin verilme şekli ve zamanı da büyük önem taşır. Gübre verildikten sonra toprağın asit veya bazik reaksiyon göstermesi ( PH ), geçirgenliği, toprak ve toprak işleme şekli ile; iklim faktörleri ( sıcaklık, yağış, sulama, buharlaşma, ışıklanma, gün uzunluğu vb. ) ve bitki faktörleri, gübrenin bitki tarafından alınmasını önemli ölçüde etkilemektedir.
Çok çeşitli azotlu gübreler bulunmakla birlikte, bitkinin ihtiyacı olan Azot tavsiye edilirken; Azot kaynağı olarak ÜRE (tarımda kullanılan gübre) ele alınacaktır. Azotlu gübre olarak ÜRE’nin tavsiye edilmesinin pek çok sebebi vardır. Bu sebeplerin başlıcalarını şöyle özetleyebiliriz:
- ÜRE, % 46 N oranında saf Azot ihtiva ettiğinden, az bir hacimde daha fazla miktarda bitki besin maddesi bulundurur. Bu konsantre olma özelliği, ÜRE’nin taşıma depolama ve kullanımında büyük kolaylık sağlar, dolayısıyla ÜRE, ucuz ve ekonomik bir gübredir.
- ÜRE, CO ( NH2 ) 2 kimyevî formüllü, saf Azot kaynağıdır. Bünyesinde Azot’tan başka, toprakta kalıcı, dolgu maddesi artıkları bulundurmaz. Az miktarda bir rutubette eriyerek derhal bitkiye yarayışlı hale gelir. Toprak reaksiyonu bakımından da olumsuz bir etki göstermez.
- ÜRE,pozitif yüklü Amonyak ( NH4 ) + formu sayesinde, ( – ) yüklü toprak kolloidlerine iyice tutunur. Bu, ÜRE’nin çok önemli bir özelliğidir.
- Çünkü, bu sayede, ülkemizdeki topraklarda yıkanma suretiyle meydana gelen Azot kaybı önlenmiş ve Azot’un toprakta uzun müddet saklanması mümkün olur. Böylece, bitkiye bütün gelişme periyodu boyunca, devamlı Azot temin edilir. Ayrıca, yıkanma tehlikesi olmadığından, ekimden önce, ekimden sonra veya ihtiyaç olduğu anda toprağa verilebilir.
Tarımsal üretim için gerekli temel girdiler içerisinde, en önemlilerinden biri gübre kullanımı olup; kaliteli ve yüksek verim elde edilebilmesinde, gübre kullanımının belirleyici etkisi vardır.
Gübre üretimi ve tüketimi bir ülkenin tarımsal gelişmesinin olduğu kadar, birim alınan ürün miktarının da en iyi göstergelerindendir.
Gübreleme, esas anlamda bitkisel üretimde amaçlanan verim ve kaliteye ulaşabilmek için, içerisinde bir veya birkaç çeşit bitki besin maddesi bulunan organik veya inorganik bileşiklerin toprağa veya doğrudan bitkiye verilmesidir.
Kimyasal Gübre kullanımı, ülkemizde pek çok ülkeye oranla geç başlamıştır. Türkiye de gübre üretimi, kamu ve özel sektöre ait 6 kuruluş tarafından yapılmaktadır. Bu tesislerde Üre, A.Nitrat, A.Sülfat, DAP, Kompoze Gübreler ve Triple Süper Fosfat gübreleri üretilmekte ve bayiler kanalıyla tarımın hizmetine sunulmaktadır.
Tarımsal üretim’de amaç, topraktan olabildiğince fazla miktarda ve üstün kalitede ürün elde etmektir.
Bitkilerin hasat edilmesiyle, toprakta kaybolan bitki besin maddelerine yine yağmur ve sulama sularıyla yıkanan, erozyonla kaybolan bitki besin maddeleri de eklendiğinde ekim yapılan toprakların, giderek besin maddeleri yönünden fakirleşmesi kaçınılmazdır.
Bu nedenle, toprağa, bitkiler tarafından alınan ve diğer yollarla sömürülen bitki besin maddelerinin verilmesi için gübreleme yapılmalıdır.
Topraktan kaldırılan bitki besin maddelerinin içinde en önemlileri AZOT, FOSFOR ve POTASYUM’dur. Ülkemiz, AZOT ve FOSFOR yönünden fakir olmasına karşın, POTASYUM yönünden zengindir.
Kompoze Gübre; Azot, Fosfor ve Potasyum gibi üç ana besin maddesinden en az ikisini içeren gübredir.