Burada antogonizme ve sinerjiye örnek olması için Bor ile diğer besin elementleri arasındaki etkileşimleri ele alalım: Bitki beslenmesinde önemli bir yeri bulunan borun N, Ca, Mg, Fe ve Mn ile antogonistik; P, K, S, Zn ve Cu ile de sinerjistik etkileşiminin olduğu belirlenmiştir (Gezgin & Hamurcu, 2006). Besin elementleri arasındaki etkileşimlerin gübre uygulamasında iki önemli meselenin sonuçlarını ve gidişatını belirlemede anahtar role sahip olduğu bilinmektedir. Bu iki önemli faktör dengeli ve etkili gübre kullanımıdır. Özellikle belirtilmelidir ki denge, yüksek ve kaliteli ürün elde etmek için olmazsa olmaz bir faktördür ve aynı zamanda etkili gübre kullanımının ana unsurudur.
1. Bor-Azot Etkileşimi
Sakal (1987), bor ve azot arasındaki ilişkinin birbirine ters yani antagonistik olduğunu belirlemiştir. Aggarwal ve Yadav (1984), 8.1 pH’lı, 0.40 ppm bor içeren bir toprakta yaptıkları saksı denemesinde, toprağa önemli derecede bor uygulamasının 45 günlük buğdayların kuru madde verimini 14.21 g/saksıdan 6.6 g/saksıya azalttığı ve buğday yaprağındaki bor konsantrasyonunun 35.6 ppm’den 145.5 ppm’e çıktığını belirlemişlerdir.
Bir başka denemede bor uygulamasının nohut, buğday ve mercimekte azot konsantrasyonunu artırdığı, yer fıstığında 2 ppm bor ilavesinin azot alımını kayda değer ölçüde yükselttiğini, bu durumun aynı zamanda nodul miktarını % 37’ye kadar arttırdığını ve borun nodul oluşumu üzerine olumlu etkisi bulunduğunu belirlemişlerdir (Yadav & Manchanda, 1979). Bu sonuçlarla ilgi olarak bor ve azot arasında kesin bir antagonistik ilişkinin olduğunu söylemek yanlış olur (Gezgin & Hamurcu, 2006).
2. Bor-Fosfor Etkileşimi
Singh ve Singh (1990) ve Patel ve Golakia (1986), bor ve fosfor arasındaki sinerjik bir ilişkinin var olduğunu göstermişlerdir. Kireçsiz sierozem kumlu bir toprakta 0 ppm’den 6 ppm’e kadar bor uygulamasının nohut filizlerinde fosfor içeriğini % 0.75’den % 1.60’a kadar artırdığı ve bunun yanında bor içeriğini de 58 ppm’den 416.6 ppm’e kadar yükselttiği, buğday filizlerinde fosfor içeriğinin % 1.01’den % 1.30’a kadar artırdığı ve bor içeriğini 28 ppm’den 29.3 ppm’e kadar yükselttiği belirlenmiştir (Gezgin & Hamurcu, 2006).
3. Bor-Potasyum Etkileşimi
Yadav ve Manchanda (1979), kontrollü sera şartlarında nohut ve buğdayda yaptıkları çalışmalarda bor uygulamasının K konsantrasyonunu nohutta % 3.78’den % 7.02’ye ve buğdayda ise % 5.50’den % 6.87’ye artırdığını belirlemişlerdir. Singh ve Singh (1983), benzer şekilde sera koşullarında allüviyal kumlu tın bir toprakta yaptıkları çalışmada bor uygulamasının mercimek filizlerinde K konsantrasyonunu % 3.90’dan % 5.50’ye kadar yükselttiğini belirlemişler ve B ile K arasında sinerjik bir ilişkinin olduğunu ifade etmişlerdir (Gezgin & Hamurcu, 2006).
4. Bor-Kükürt Etkileşimi
Mevcut literatürler B- S interaksiyonu üzerine birbirleri ile sinerjik bir etkinin varlığından bahsetmektedir. B ve S uygulamaları bitkide her birinin konsantrasyonunu azaltmıştır.
5. Bor-Kalsiyum Etkileşimi
Tütün bitkisinde yapılan bir çalışmada bor toksik alanlarda yetiştirilen bitkiye kalsiyum ilavesi bitkinin Ca miktarını artırmış ve bitki üzerindeki bor toksisitesinin etkisi azalmıştır. Yine benzer bir çalışmada B’ un toksisite semptomları veya eksikliğinin 365-1578 Ca/B oranında gözlemlendiği ve bu oran 1792’yi aştığı zaman bor eksikliği semptomları görüldüğü belirlenmiştir (Gezgin & Hamurcu, 2006). Birçok araştırma sonucunda B ve Ca arasındaki ilişkinin antagonistik olduğu belirlenmiştir.
6. Bor-Magnezyum Etkileşimi
Singh (1988) börülce üzerinde yaptığı sera çalışmasında bor seviyesini 1 ppm’den 16 ppm’e arttırdığında bitkinin Mg içeriğinin % 0.37’den % 0.30’a ve Mg alımının da 9.1 mg/saksıdan 4.5 mg/saksıya düştüğünü belirlemiştir. Benzer çalışmada Singh ve Singh (1983) kumlu-tın tekstüre sahip allüviyal bir toprakta mercimek üzerinde yaptıkları çalışmada bor seviyesini
0 ppm’den 8 ppm’e çıkarttıklarında mercimek filizlerinde Mg konsantrasyonunun % 0.19’dan % 0.10’a azaldığını saptamışlardır. Bu sonuçlar B ve Mg arasında antogonistik bir ilişkinin var olduğuna işaret etmektedir.
7. Bor-Çinko Etkileşimi
Shukla (1983) allüviyal bir toprakta yaptığı tarla denemesinde Zn uygulamasının hardalda tohum verimini, yağ ve protein içeriğini önemli ölçüde arttırdığını, B ilavesinin de Zn ile nominal değerler üzerindeki parametreleri geliştirdiğini ve Zn+B birleştirilen etkilerin parametreler üzerinde artışa yol açtığını belirlemiştir. Hamurcu ve Gezgin (2001) şeker pancarı üzerine yaptıkları tarla denemesinde şeker pancarı bitkisine dört farklı bor dozu (0, 0.5, 1, 2 kg B/da) ve dört farklı çinko dozu (0, 1, 2, 4 kg Zn/da) uygulamışlar ve uygulama sonucunda kök verimi ve şeker verimi üzerine Zn x B interaksiyonunun etkisini önemli bulmuşlardır. Uygulama sonucunda en yüksek kök verimi ve şeker oranının 1 kg Zn/da + 2 kg B/da uygulamasından elde edildiğini belirlemişlerdir.
Sonuç olarak B-Zn interaksiyonları P-Zn interaksiyonları ile benzerlik göstermektedir. İlginç öneri şudur ki; yarı kurak bölgelerde yüksek bor içerikli alkalin topraklarda düşük Zn elverişliliği, henüz belirlenemeyen bir sebepten dolayı B toksisitesindeki artışa bağlı olarak ürün veriminde azalmaya neden olmaktadır. Bununla birlikte topraklarda Zn eksikliğinin buğdayda kuru madde miktarını azaltırken B konsantrasyonunu arttırdığı belirlenmiştir (Gezgin & Hamurcu, 2006).
8. Bor-Demir Etkileşimi
Kumlu-tın tekstürdeki bir allüviyal toprakla yürütülen sera denemesinde bor seviyesini arttırmak börülcede Fe konsantrasyonunu 142.5 ppm’den 245 ppm’e yükseltmiş, bununla birlikte bitkinin toplam Fe alımı bor seviyesini artırmakta herhangi bir tutarlı değişim göstermemiştir (Singh 1988). Santra (1989), çeltik bitkisine bor uygulandığı durumlarda çeltik hasat edildikten sonra toprakların elverişli demir içeriklerinin azaldığını ortaya koymuştur. Hamurcu ve ark. (2005), kontrollü sera şartlarında makarnalık buğday ile yürüttükleri bir çalışmada yedi farklı bor dozu (0, 0.5, 1, 2, 4, 8, 16 ppm) ve dört farklı demir (0, 6, 12, 24 ppm) dozunu uygulamışlardır. Bitkiye uygulanan bor dozu arttıkça bitki bor konsantrasyonunun arttığını, demir miktarı arttıkça demir konsantrasyonunun belli bir noktaya kadar artış gösterdiğini, belli bir seviyeden sonra düştüğünü belirlemişlerdir. Uygulanan bor miktarının bitkinin demir alımı üzerine bir etkisinin olmadığını, buna karşın uygulanan demir miktarının artışına bağlı olarak bitkinin bor alımını azalttığını belirlemişlerdir.
9. Bor-Mangan Etkileşimi
Singh (1988) allüviyal kumlu bir toprakta, sera koşullarında börülcede mangan konsantrasyonu üzerine yaptığı bir araştırmada bor seviyesindeki artışla birlikte börülce bitkisinin mangan konsantrasyonun 120 ppm’den 172.5 ppm’e yükseldiğini belirlemiştir.
Santra (1989) ise bor ve mangan arasında antagonistik bir ilişkinin bulunduğunu rapor etmiştir.
10. Bor-Bakır Etkileşimi
Tandon (1995), bitkilerde B ve Cu arasındaki interaksiyonun tam olarak belirginlik kazanmadığını bildirmiş olmasına rağmen; Singh (1981), peat topraklarda fazla miktarda B uygulamasının yağ palmiyesinde Cu alımını azaltığını belirlemişdir. Benzer çalışmada Alvarez-Tinaut (1979) ve Gomez (1981), ayçiçeğinde farklı bakır konsantrasyonları üzerine yaptıkları araştırmada yeterli düzeyde bor sağlandığında bakır konsantrasyonlarının etkilenmediğini, bor fazlalığı durumunda ise bitkide bakır taşınması ve hareketliliğinin azaldığını tespit etmişledir. Santra (1989) topraklarda bakırın elverişliliği durumunda bor ve bakır arasındaki ilişkinin sinerjik olduğunu belirlemiştir.
11. Bor-Molibden Etkileşimi
Singh ve Singh (1992), sera şartlarında yaptıkları bir çalışmada 0.30 ppm bor ve 0.03 ppm molibden içeren kumlu tın bir toprağa bor uygulamasıyla buğday dane ve samanında bor ve molibden alımının ileri derecede arttığını, dane ve saman tarafından Mo’nin alımının 0.5 ppm B + 1 ppm Mo uygulamasında en yüksek düzeyde olduğunu, bununla birlikte borun en yüksek seviyede uygulandığı durumda molibden alımında bir azalma gözlendiğini belirlemişlerdir (Gezgin & Hamurcu, 2006)